GİRİŞ
1.
Suç teşkil eden bir haksızlığın
oluşup oluşmadığı nasıl belirlenir?
Cevap: Suç, karşılığında ceza hukuku
yaptırımı öngörülmüş olan haksızlıktır. Suç teşkil eden bir haksızlığın oluşup
oluşmadığı, her bir haksızlığın tanımlandığı normdaki unsurların somut olayda
gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesiyle belirlenebilecek bir
konudur.
SUÇUN YAPISINA GENEL BİR BAKIŞ
2.
Davranış normu ne demektir?
Cevap: Toplumsal düzen, toplumu oluşturan
herkesin uymakla yükümlü olduğu ve davranış normu olarak adlandırılan bir takım
kurallarca korunur.
3.
Hukuk kuralları ve davranış normları
arasındaki fark nedir?
Cevap: Hukuk kuralları, niteliği,
yaptırımı ve etkinliği itibariyle diğer davranış normlarından farklılık arz
etmektedir. Bu yüzden, hukuk kuralları, bir hukuk toplumunda devletin,
toplumsal düzenin sağlanmasında ve devam ettirilmesinde kullanıldığı en önemli
vasıtayı oluşturmaktadır. Davranış normları, üstlenmiş oldukları işlevi, her
biri belli bir hukuki değeri korumayı amaçlayan ve yasak veya emir şeklinde
formüle edilmiş kurallarla yerine getirir.
4.
Davranış normları kendi içinde kaça
ayrılır ve bunlar nelerdir?
Cevap: Kanun koyucu bir suç tanımı
yaptığında örtülü bir şekilde, ya bir yasaktan ya da bir emirden (davranış
normu) bahsetmektedir. Bu noktadan hareketle, davranış normlarını kendi içinde,
yasaklayıcı davranış normları ve emredici davranış normları şeklinde ikili bir
ayrıma tabi tutmak mümkündür. Yasaklayıcı davranış normları, ancak bir
davranışın gerçekleştirilmesi suretiyle (icrai davranış) ihlal edilebilir. Buna
karşılık, emredici davranış normları ise, ancak emredilen hareketin
gerçekleştirilmemesiyle (ihmali davranış) ihlal edilebilir. Örneğin TCK’nın 86.
maddesinde düzenlenen kasten yaralama suçu, “haksız yere bir başkasının vücut
dokunulmazlığını ihlal etmemelisin!” şeklindeki yasaklayıcı normun bir
ifadesidir. Buna karşılık, TCK’nın 278. maddesinde düzenlenen suçu bildirmeme
suçu, “işlenmekte olan bir suçu yetkili mercilere bildirmelisin” şeklindeki
emredici normun ifadesini oluşturmaktadır
5.
Suç teorisinin konusu nedir?
Cevap: Suç teorisi, suç teşkil eden
haksızlığın unsurlarını ve ceza sorumluluğun şartlarını konu edinmektedir.
Başka bir anlatımla, suç teşkil eden bir haksızlıktan söz edilebilmesi için
varlığı gerekli olan unsurlar ve şartlar bir bütün hâlinde suç teorisi
çerçevesinde ele alınacak konuları oluşturmaktadır. Suç teorisinin ele aldığı
konular, suçun yapısını izah açısından genel ve kural olarak bütün suç tipleri
bakımından geçerliliği olan unsurlardan oluşmaktadır. Suç teorisi sayesinde,
suçun yapısı analitik bir incelemeye tâbi tutulmakta, incelemeye konu
unsurların gerçekleştiğinin tespiti hâlinde ise haksızlık teşkil eden ve
cezalandırılabilir bir fiilin bulunduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
6.
Suç teorisinin öngördüğü sistem
çerçevesinde suçun yapısal unsurları kural olarak nasıl bir ayrım çerçevesinde
ele alınmalıdır?
Cevap: Suç teorisinin öngördüğü sistem
çerçevesinde suçun yapısal unsurları kural olarak haksızlık ve kusur ayrımı
çerçevesinde ele alınmalıdır.
7.
Suç teorisinin öngördüğü sistem
çerçevesinde kural olarak suçun yapısal unsurlarından olan “haksızlık “ın
unsurları nelerdir?
Cevap: Haksızlığın unsurları, “tipiklik” ve
“hukuka aykırılık” tan ibarettir. Suç teşkil eden bir haksızlıktan söz edilebilmesi
için, işlenen fiille (davranışla) haksızlığın unsurlarının gerçekleşip
gerçekleşmediğinin belirlenmesi gerekir (fiil olmaksızın haksızlık olmaz).
8.
Haksızlık teşkil eden bir fiilin
gerçekleştirildiği sabit olduktan sonra suçun yapısında, haksızlık teşkil eden
fiili gerçekleştiren kişinin (failin) işlemiş olduğu bu fiilden dolayı kınanıp
kınanamayacağının değerlendirildiği aşama nedir?
Cevap: Haksızlık teşkil eden bir fiilin
gerçekleştirildiği sabit olduktan sonra kusur konusu ele alınır. Kusur(luluk),
suçun yapısında, haksızlık teşkil eden fiili gerçekleştiren kişinin (failin)
işlemiş olduğu bu fiilden dolayı kınanıp kınanamayacağının değerlendirildiği
aşamayı oluşturmaktadır. Haksızlık ve kusur daima belli bir konuyla
ilişkilendirilerek değerlendirmeye tabi tutulmak zorundadır. Ceza hukukunda
değerlendirmenin konusunu ise ancak belli bir kişi tarafından icra edilen fiil
oluşturabilir.
9.
Bir hareketin, ceza hukuku açısından
değerlendirmeye alınabilmesi, bunu gerçekleştiren kişide neler aranmaktadır?
Cevap: Bir
hareketin, ceza hukuku açısından değerlendirmeye alınabilmesi, bunu
gerçekleştiren kişinin tamamıyla bir insan gibi, yani iradi olarak hareket
etti- ğinin tespit edilmesine bağlıdır. İradi bir davranış bulunmadıkça ceza
hukuku açısından değerlendirmeye konu bir fiilin varlığından bahsetmek mümkün
değildir.
10.
Iradı bir davranış bulunmadıkça ceza
hukuku açısından değerlendirmeye konu bir fiilin varlığından bahsetmek mümkün
olmadığından bir suçun tipinin unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesi
neye bağlıdır?
Cevap:
Bir suçun tipinin unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine
geçmeden, ön araştırma safhası olarak, değerlendirmenin konusu olmaya elverişli
bir insan davranışının bulunup bulunmadığını belirlemek gerekir. Böylece, bazı
davranışlar henüz tipe uygunluk araştırması yapılmadan fiil vasfını taşımadığı
için elenebilecektir. Bu durumda suçun yapısını incelemeye fiil ile başlamak
bir zorunluluk arz etmektedir. Tipe uygunluk değerlendirmesinden önce fiil
özelliklerine sahip bir insan davranışının bulunup bulunmadığı belirlenmelidir.
11.
İşlenen
bir fiilin tipe (kanuni tanıma) uygun
olduğundan bahsedilmesi (tipik haksızlık)neler bağlıdır?
Cevap: Haksızlık teşkil eden ve
dolayısıyla suç teorisinin konusunu oluşturan fiil, bir suçun kanuni tanımında
gösterilen davranışa karşılık gelmektedir. Dolayısıyla, ceza hukuku bakımından
değerlendirmeye konu olan bir fiilin varlığı belirlendikten sonra, bunun TCK’da
veya ceza normu içeren diğer kanunlarda düzenlenen suçlardan hangisinin tanı-
mına uygun olduğu (tipe uygunluk) araştırılmalıdır. Bu araştırma sadece fiille
sınırlı bir şekilde değil, bu fiilin suç sayılması için gerekli olan tüm
koşullar yönünden yapılacaktır. Bu araştırma sonucunda, işlenen fiille bir
suçun kanuni tanımında yer verilen ve o fiile haksızlık özelliğini kazandıran
maddi ve manevi unsurların gerçekleştirildiğinin belirlenmesi hâlinde, fiilin
tipe (kanuni tanıma) uygun olduğundan bahsedilir (tipik haksızlık).
12.
Suç teşkil eden haksızlığın esası
olan fiil ile ilgili olarak ceza hukukunun hareket noktasını ne oluşturur? Cevap: Normun muhatabı
olan insan tarafından gerçekleştirilen fiil oluşturur. Ceza hukukunda, fiil
olmaksızın haksızlık olmaz kuralı geçerli olup bir kişinin zihniyeti, kabulleri
ve hayata geçirmediği sürece suç işleme yolundaki düşüncesi itibariyle
cezalandırılması söz konusu değildir.
13.
Ceza hukuku bakımından önem arz eden
davranışlarla ceza hukukunun ilgi alanına girmeyen hareketleri birbirinden
ayırt etmek nasıl mümkün olmaktadır?
Cevap: Ceza hukukunun hareket noktasını,
fiil olarak nitelendirdiğimiz bir insan davranışı oluşturmaktadır. Ancak
insanın her davranışının fiil özelliğine sahip olmadığı, insan davranışına fiil
vasfını kazandıran bazı niteliklerin bulunması gerektiği kabul edilmektedir (fiilin
sınırlama fonksiyonu). Bu unsurlar sayesinde ceza hukuku bakımından önem arz
eden davranışlarla ceza hukukunun ilgi alanına girmeyen hareketleri birbirinden
ayırt etmek mümkün olmaktadır.
14.
Ceza hukukunda suçun esasını
oluşturan fiil kavramı nasıl tanımlanır?
Cevap: Ceza
hukukunda suçun esasını oluşturan fiil kavramından neyin anlaşılması gerektiği,
unsurlarının nelerden ibaret olduğu hususu tartışılan bir konudur. Ancak bu
tartışmalara girmeden fiili; yönlendirici irade tarafından hâkim olunan, belli
bir amaca yönelen, etkileri dış dünyada hissedilen insan davranışı olarak
tanımlamak mümkündür.
15.
Ceza kanununa Bir hareketin fiil
olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği neye bağlıdır?
Cevap: Bir hareketin fiil olarak değerlendirilip
değerlendirilemeyeceği, bu davranışın irade tarafından yönlendirilip
yönlendirilmediğine bağlıdır. Buna göre sadece iradi olan insan dav- ranışları
fiil niteliğine sahiptir ve yönlendirici iradenin ürünü olmayan davranışlar
ceza sorumluluğuna esas teşkil etmezler.
16.
İradeyi mutlak surette devre dışı
bırakan, karşı konulamayan, doğal ya da doğal olmayan bir kuvvetin etkisinde
iken gerçekleştirilen hareketler fiil olarak nitelendirilemezler. Bu çerçevede
karşı konulamaz mutlak bir kuvvete (vis absoluta) maruz kalan kişinin ger-
çekleştirdiği davranışlar fiil sayılmazlar.
Bu duruma bir örnek veriniz.
Cevap:
Bir kimsenin diğerini vitrin camına iterek camın kırılmasına sebebiyet verdiği
bir olayda, cama çarpan kişinin hareketi yönlendirici iradenin ürünü olmadığı
için fiil olarak değerlendirilmez. Bu itibarla cama çarpan kişi bakımından bu
hareketin mala zarar verme suçu bakımından tipik olup olmadığını
değerlendirmeye gerek yoktur.
17.
İnsanın iradesini yalnızca zorlayıcı
nitelikteki cebir ve tehdit (vis compulsiva) altında gerçekleştirilen
davranışlar fiil niteliğine sahiptirler.
Bu duruma bir örnek veriniz.
Cevap: Bir
kimseye silah tehdidiyle sahte bir senet imzalattırılması durumunda, kişi senet
imzalama hareke- tini zorlanmış da olsa iradi olarak gerçekleştirmektedir. Yani
tipiklik ve hukuka aykırılık bakımından değerlendirmeye konu bir fiil vardır.
Ancak bu kişi böyle bir fiile iradi olarak karar verirken özgür olmadığı, yani
davranışlarını hukukun icaplarına göre yönlendiremediği için kusurunun
bulunmaması nedeniyle cezalandırılması söz konusu olmayacaktır. Zorlayan kişi
dolaylı fail sayılacak ve cezalandırılacaktır
18.
Küçüklerin ve akıl hastalarının
işledikleri fiiller ceza hukuku anlamında nasıl değerlendirilmelidir?
Cevap: Ceza
hukuku anlamında, yaşına ve ruhsal durumuna bakmaksızın, akıl hastası olsa da
her gerçek kişi hareket yeteneğine sahiptir. Bu itibarla, işlediği fiilin
hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığına ve davranışlarını
hukukun gereklerine göre yön- lendirebilicek durumda olup olmadığına
bakılmaksızın, yani kusur yeteneğinin bulunup bulunmadığına bakılmaksızın,
kural olarak herkesin fiil yeteneğine sahip olduğu kabul etmek gerekir. Bu
durumda bir insan davranışının fiil niteliğini taşıyabilmesi, bunu ger-
çekleştiren kişinin kusur yeteneğinin bulunmasına bağlı değildir. Bu nedenle
küçüklerin ve akıl hastalarının işledikleri fiiller de suç teşkil eden
haksızlığı oluştururlar
19.
düşüncenin söz, yazı, mimik ve
jestlerle ya da el kol hareketleriyle ifade edilmesi ceza hukukunda fiil
anlamında nasıl değerlendirilir?
Cevap: Bir insan davranışının fiil olarak nitelendirilebilmesi için bunun dış
dünyada herhangi bir şekilde tezahürünün, etkisinin bulunması gerekmektedir.
insanın düşünce ve arzuları, iradi bir davranışla dış dünyada ortaya çıkmadığı
sürece suçun konusunu oluşturmaz. Ancak düşüncenin söz, yazı, mimik ve
jestlerle ya da el kol hareketleriyle ifade edilmesi hâlinde ortada bir fiilin
bulunduğunda tereddüt edilmez. Bu nedenle, başkasının şeref ve haysiyetine
saldırı teşkil eden veya insanları suç işlemeye tahrik eden sözlerin söylenmesi
hâllerinde cezaya layık fiillerin bulunduğu kabul edilmektedir.
20.
Ceza hukukunda geniş anlamda
tipiklik ve dar anlamda tipiklik arasındaki fark ne şekilde açıklanır?
Cevap: Geniş anlamda tipiklik,
cezalandırılabilirliğin kanuni olarak belirlenmiş tüm koşullarını kapsadığı
için Ceza Kanununun güvence fonksiyonu (suçta ve cezada kanunilik ilkesi)
bakımından öneme sahiptir. Bu koşulların failin aleyhine olarak ne örf ve âdet
hukuku yoluyla ne de kıyas yoluyla oluşturulması veya genişletilebilmesi
mümkündür. Dar anlamda tipiklik, her bir suça kendi özelliğini veren ve onun
haksızlık içeriğini karakterize eden unsurlardan oluşmaktadır. Suçun kanuni
tarifi, bir fiilin tipik haksızlık içeriğini somutlaştıran unsurları bir araya
getirmektedir. Böylece suç tipleri, kanun koyucunun cezaya layık olarak gördüğü
davranış şekillerini belirler. Tipiklik, burada, vatandaşların tipleştirilen
emir ve yasaklara göre kendilerini yönlendirmeleri fonksiyonunu yerine getirir.
Buna “tipikliğin uyarı fonksiyonu” denir.
21.
,Ceza hukukunda tipikliğin ayıklama fonksiyonu nasıl
açıklanır?
Cevap: Somut
hareket, kanunlarda tanımlanan suçlardan herhangi birinin un- surlarını
gerçekleştirmiyorsa, tipik olmadığı ve dolayısıyla ceza hukukununun konusunu
oluşturmadığı sonucuna varmak gerekir. Tipiklik, suçun yapısında bir
değerlendirme aşaması olarak, tipe uygun davranış şekillerini ceza hukuku
bakımından önemli olmayanlardan ayırma görevini yerine getirmektedir. Buna da
“tipikliğin ayıklama fonksiyonu” denilmektedir.
22.
Somut bir olayda tipik bir fiil için
hukuka aykırılık yolundaki karine ne gibi durumlarda ortadan kalkar?
Cevap: Somut olayda tipik fiil, hukuka
uygunluk nedenleri olan görevin ifası, meşru savunma hakkın kullanılması ve
ilgilinin rızası çerçevesinde gerçekleştirilmiş olabilir. Eğer tipik fiil bir
hukuka uygunluk nedenin kişiye vermiş oluğu izin ve yetki çerçevesinde
gerçekleştirilmişse, hukuka aykırılık yolundaki karine ortadan kalkar.
23.
Bir fiilin haksızlık olarak
nitelendirilebilmesi için kaç aşamalı değerlendirmeden geçilmelidir ve bu
aşamalar nelerdir?
Cevap: Bir fiilin haksızlık olarak
nitelendirilebilmesi için iki aşamalı değerlendirmeden geçilmelidir: Davranışın
tipe uygunluğunun araştırılması (ceza kanunu açısından değerlendirme) ve bir
hukuka uygunluk nedeninin yokluğunun belirlenmesi (tüm hukuk düzeni açısından
değerlendirme).
24.
Tipikliğin maddi (objektif) unsurları nasıl nitelendirilir?
Cevap: Tipikliğin
maddi (objektif) unsurları fiilin dış dünyadaki görünüş biçimini nitelen-
dirirler. Bu unsurlar tanımlanabilir veya normatif olabileceği gibi, fiile veya
faile ilişkin de olabilir.
25.
Tipikliğin manevi (sübjektif)
unsurları nasıl nitelendirilir?
Cevap: Tipikliğin manevi (sübjektif) unsuru
denilince, failin psişik-manevi alanına ve tasavvur dünyasına ait olan unsurlar
anlaşılmalıdır. Fiil ile bu fiili gerçekleştiren kişi arasındaki psikolojik
bağa manevi unsur denilmektedir. Bu bağ da kural olarak kast, istisnai hâllerde
ise taksir şeklinde tezahür etmektedir. Kasten işlenen bazı suçlarda ise,
kastın yanı sıra amaç veya saikten oluşan başkaca manevi unsurların
gerçekleşmesi aranmıştır. Buna göre, haksızlık teşkil eden fiiller ya kasten
işlenirler ya da taksirle gerçekleştirilirler. Haksızlık teşkil eden fiilin
işleniş şeklini oluşturan kast ve taksir, birer kusurluluk şekli olarak
görülemezler.
26.
Suçun kanuni tanımında yer alan
maddi unsurlar nelerdir?
Cevap:
Suçun kanuni tanımında yer alan maddi unsurlarını; fiil, netice, nedensellik
bağı, fail, mağdur, suçun konusu ve nitelikli hâller olarak sıralamak
mümkündür. Bunlardan, fiil, fail, mağdur ve suçun konusu her suçta zorunlu
olarak bulunan unsurlardır. Buna karşılık, netice ve nedensellik bağı sadece neticeye
unsur olarak yer veren suçlar bakımından göz önünde bulundurulacak
unsurlardandır. Neticeli suçlardaki nedensellik bağı, tipikliğin yazılı olmayan
unsurlarındandır. Nitelikli hâller de suç tipinde öngörülmesi hâlinde
değerlendirmeye alınacak unsurlardandır.
TİPİKLİĞİN MADDİ UNSURLARI
27.
Suçları hareketin tipte tanımlanışına
göre nasıl ayırabiliriz?
Cevap: Suçları hareketin tipte
tanımlanışına göre, tek hareketli suçlar, çok hareketli suçlar, serbest
hareketli suçlar, bağlı hareketli suçlar, seçimlik hareketli suçlar, mü- temadi
(kesintisiz) suçlar ve ihmali suçlar şeklinde bir ayrıma tabi tutmak mümkündür.
28.
Suçun maddi unsurunu oluşturan fiil
neyi ifade eder?
Cevap: Suçun
maddi unsurunu oluşturan fiil, yönlendirici iradenin ürünü olan, belli bir
amaca yönelen ve dış dünyada etkileri hissedilen insan davranışını ifade eder.
29.
Suçları hareketin tipte
tanımlanışına göre nasıl bir ayrıma tutabiliriz?
Cevap: Suçları hareketin tipte
tanımlanışına göre, tek hareketli suçlar, çok hareketli suçlar, serbest
hareketli suçlar, bağlı hareketli suçlar, seçimlik hareketli suçlar, mü- temadi
(kesintisiz) suçlar ve ihmali suçlar şeklinde bir ayrıma tabi tutmak mümkündür.
30.
Kanuni tanımına göre “tek hareketli
suç” ne demektir?
Cevap: Kanuni
tanımına göre, meydana gelmesi için tek hareketin yeterli olduğu suçlara “tek
hareketli suç” denir. Bu suçların oluşumu için tek öldürmeye ve hakerete
yönelik hukuki anlamda tek fiilin icrası yeterlidir.
31.
Tek hareketli suçlara neler örnek
verilebilir?
Cevap:
Tek hareketten oluşan bu suçlara,
kasten öldürme, hakaret suçları örnek gösterilebilir.
32.
Kanuni tanımına göre “çok hareketli
suç” ne demektir?
Cevap: Kanuni tanımında birden çok harekete yer verilen suçlara
“çok hareketli suç” denir. Bu tür suçların oluşması için kanuni tanımda
gösterilen hareketlerin tamamının yapılması gerekir.
33.
Çok hareketli suçlara neler örnek
verilebilir?
Cevap: Yağma suçu, cebir veya tehditle bir malın alınmasıyla oluşan
bir suçtur. Keza dolandırıcılık suçu da hileli hareketlerin yanı sıra yarar
sağlanmasını gerektirmektedir. Aynı şekilde özel belgede sahtecilik suçunun
oluşabilmesi için failin hem sahte bir özel belge düzenlemesi, hem de bu
belgeyi kullanması gerekir.
34.
Kanun tanımlarında hangi tür
hareketlerle işleneceği hususunda belirlemede bulunulmayan suçlara ne denir?
Cevap: Kanun tanımlarında hangi tür
hareketlerle işleneceği hususunda belirlemede bulunulmayan suçlara serbest
hareketli suçlar denir. Bu tür suçlarda, kanunda suçu oluşturan hareketin şekli
ve nasıl bir hareketle işlenebileceği hususunda herhangi bir özelleştirme
yapılmamıştır.
35.
Serbest hareketli suçlara neler
örnek verilebilir?
Cevap: Görevi kötüye kullanmada suçu
oluşturan hareketler Kanunda somutlaştırılmış değildir. Kamu görevlisinin
görevinin gereklerine aykırılık teşkil eden kasti her hareketi suçun maddi
unsurunun oluşması bakımından yeterlidir. Keza kasten öldürme, hırsızlık,
cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma da serbest hareketli
suçlardandır.
36.
Kanuni tanımında hangi hareketlerle
işlenebileceği bizzat belirtilen suçlara ne denir?
Cevap:
Kanuni tanımında hangi hareketlerle işlenebileceği bizzat belirtilen suçlara
“bağlı hareketli suç” denir. Bu suçlarda, serbest hareketli suçların aksine,
suç tipinde o suçu oluşturan hareketler somutlaştırılmıştır.
37.
Bağlı hareketli suçlara neler örnek
verilebilir?
Cevap: yağma suçu bağlı hareketli bir
suçtur. Çünkü yağma suçunun kanuni tarifinde cebir veya tehditle bir malın
alınmasından bahsedilmektedir. O hâlde cebir veya tehdit dışındaki bir
hareketle (örneğin hile ile) malın alınması hâlinde yağma suçu oluşmayacaktır.
38.
Kanuni tanımına göre “seçimlik suç”
ne demektir?
Cevap:
Kanuni tanımında birbirinin alternatifi olarak gösterilen birden çok hareketten
biriyle işlenebilen suçlar “seçimlik hareketli”dir. Bu tür suçlarda, kanuni
tanımda gösterilen alter- natif hareketlerin hepsinin aynı anda
gerçekleştirilmesi şart olmayıp birinin icrasıyla suç oluştur. Somut olayda
kanuni tarifte gösterilen hareketlerin hepsi icra edilmiş olsa dahi ortada tek
suç vardır. Ancak bu durum cezanın belirlenmesinde göz önünde bulundurulabilir.
39.
Seçimlik hareketli suçlar genellikle
hangi suçlar arasında değerlendirilir?
Cevap:
Seçimlik hareketli suçlar da genellikle bağlı hareketli suçlardandır. Çünkü bu
suçlar kanunda belirtilenler dışındaki hareketlerle işlenemezler. Yine bir
suçun basit şekli serbest hareketli bir suç olduğu hâlde nitelikli unsurları
bağlı hareketli suç olabilir. Seçimlik hareketlerden birisi tamamlanmış, diğeri
teşebbüs aşamasında kalmış olsa dahi suç tamamlanmış kabul edilir.
40.
Seçimlik suçlara neler örnek
verilebilir?
Cevap: Soykırım, göçmen kaçakçılığı,
hakaret ve mala zarar verme gibi suçlar
seçimlik hareketlidirler. Örneğin mala zarar verme suçu başkasının taşınır veya
taşınmaz malının kısmen veya tamamen yıkılması veya tahrip edilmesi veya
bozulması veya kirletilmesiye işlenebilecektir.
41.
Kanuni tanımına göre “ani suç” ne
demektir?
Cevap:
Kanuni tanıma uygun hareketin icrasıyla ya da tipte ayrıca neticenin arandığı
hâllerde neticenin gerçekleşmesiyle tamamlanan suçlara “ani suçlar” denir.
Örneğin kasten öldür- me suçu, ölüm neticesinin gerçekleşmesiyle tamamlanır.
Mağdurun yaralandıktan bir müddet sonra ölmesi bu suçu mütemadi suç hâline
getirmez. Çünkü öldürmeye yönelik hareket gerçekleştirilmiş ve bitmiştir.
Ayrıca ölümün bir netice olarak sürdürülmesi, yani kişinin sürekli öldürülmesi
söz konusu olamaz.
42.
Kanuni tanımına göre “kesintisiz
suç” ne demektir?
Cevap:
kanuni tanımındaki hareketlerin
işlenmesiyle tamamlanan, ancak fi- ilin icrasına devam edilmesi sebebiyle henüz
sonlanmayan (icranın bitmediği) suçlara “kesintisiz suç” veya “mütemadi suç”
denir.
43.
Kesintisiz suçlara neler örnek
verilebilir?
Cevap: Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma,
suç işlemek için örgüt kurma suçu, uyuşturucu madde bulundurma, girilen
konuttan çıkmamak suretiyle işlenen konut dokunulmazlığını ihlal ve karşılıksız yararlanma kesintisiz
suçlardandır. Örneğin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, mağdurun iradesine
uygun olarak hareket etmesinin kısıtlanması ile tamamlanır. Buna karşılık
mağdurun hareket serbestini tamamen kazandığı anda biter.
44.“Durum
suçları” ya da “iz bırakan suçlar”la,
“kesintisiz suç” arasındaki farklar
nelerdir?
Cevap: Kesintisiz suçlarda fiilin icrası
devam ettiği sürece, fiilin ifade ettiği haksızlık da işlenmeye devam
etmektedir. Bu suçlarda, adeta devamlı bir şekilde yenilenen suç esasen hukuka
aykırı durumun gerçekleşmesiyle “tamamlanmakta” ve bu durumun ortadan
kaldırılmasıyla “bitmektedir”. Dolayısıyla kesintisiz suçlarda suçun
tamamlanması ve sona ermesi farklı zamanlarda gerçekleşebilmektedir. Durum
suçlarında, tipik haksızlık, hukuka aykırı duruma neden olunmasıyla
bitmektedir. Tipik neticenin gerçekleşmesiyle fiil “tamamlanmakta” ve genel
olarak da aynı zamanda “bitmektedir”.
45.
Bir kamu görevlisinin yükümlü olduğu
görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstermesi veya kendini idare
edemeyecek durumda olan kimselere karşı yardım etme yükümlülüğünün yerine
getirilmemesi hâlinde emredici normun öngördüğü şekilde davranmamak suretiyle,
nasıl bir suç işlenmiş olur? Cevap: İhmali hareketle suç işlenmiş olur.
46.
Kanuni tanımına göresuçun maddi
unsurunu oluşturan “netice” nasıl tanımlanır?
Cevap: Netice, hareketin dış dünyada
meydana getirdiği değişikliktir. Ancak gerçekleştirilen fiilin dış dünyada
meydana getirdiği her değişiklik değil, sadece suçun kanuni tanımında unsur
olarak yer alan değişiklik neticeyi ifade etmektedir. Eğer bir suçun kanuni
tanımında un- sur olarak neticeye yer verilmişse, suçun tamamlanabilmesi için
bu neticenin gerçekleş- mesi gerekir. Buna karşılık, suçun kanuni tarifinde
neticeye ayrıca yer verilmemiş ise fiilin gerçekleştirilmesiyle suç da
tamamlanmış olacaktır.
47.
Kanuni tanımlarında neticeye unsur
olarak yer verilip verilmemesi noktasından hareketle suçlar nasıl
sınıflandırılır?
Cevap: Kanuni tanımlarında neticeye unsur
olarak yer verilip verilmemesi noktasından hare- ketle suçlar “sırf hareket
suçları” ve “neticeli suçlar” şeklinde ikili bir sınıflandırmaya tabi tutulur.
48.
Ceza kanununda bir neticeden dolayı
sorumlu tutulabilmenin temelini neler oluşturur?
Cevap: Bir neticeden dolayı sorumlu
tutulabilmenin temelini, hareket ile netice arasındaki sebep-sonuç ilişkisini
ifade eden nedensellik bağı oluşturur. Neticeli suçlarda, tamamlanmış bir suçun
kabulü, tipe uygun neticenin gerçekleşmesine bağlıdır. Ancak bu suçlarda,
sadece hareketin varlığının ve neticenin gerçekleştiğinin belirlenmesi yeterli
olmayıp, hareket ile netice arasında belli bir bağın bulunması da gerekir.
Şayet hareketle netice arasında nedensellik bağı yoksa o netice faile
yüklenemez.
49.
Suçun kanuni tanımındaki fiili
gerçekleştiren, bu fiil üzerinde hâkimiyet kuran, kanuni tanıma uygun
haksızlığı gerçekleştiren kişiye ne denir?. Cevap: Fail.
50.
Suçun kanuni tanımındaki “işlenen
fiil nedeniyle haksızlığa uğramış kişi”, “kendisine karşı suç işlenen kimse”
suçun konusunun ait olduğu kişiye veya kişilere ne denir?
Cevap:
Mağdur.
51.
Suçun konusu nedir?
Cevap:
Suçun konusu denilince, bundan tipik
hareketin üzerinde icra edildiği kişi veya şey anlaşılmalıdır.
52.
Bir suçun temel şekline ilave edilen
ve cezanın artırılmasını veya indirilmesini gerektiren bu hâllere ne denir?
Cevap: Bir suçun temel şekline ilave edilen
ve cezanın artırılmasını veya indirilmesini gerektiren bu hâllere, suçun
nitelikli unsurları denir.
0 yorum: