HUKUKA
AYKIRILIĞIN ANLAMI VE TİPİKLİKLE
İLİŞKİSİ
1. Hukuka Aykırılık nedir?
Cevap: Hukuka aykırılık, hukuka (hakka)
karsı gelme, onunla çatışma hâlinde olma demektir.
2. Fiilin bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma hâlinde bulunmasını
ifade eden hukuka aykırılık kaç aşamadan oluşmaktadır?
Cevap: Fiilin bütün hukuk düzeni ile çelişki
ve çatışma hâlinde bulunmasını ifade eden hukuka aykırılık suçun yapısında tipe
uygunluktan sonraki ikinci inceleme aşamasını oluşturmaktadır.
3. Fiilin bütün hukuk düzeni ile çelişki ve çatışma hâlinde bulunmasını
ifade eden hukuka aykırılığın oluştuğu aşamaları açıklayınız?
Cevap: İlk aşamada, işlenen fiille tipikliğin
(tipikliğin maddi ve manevi) unsurlarının gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği
değerlendirilirken, ikinci aşamada ise bu fiille ilgili olarak hukuka aykırılık
yönünden bir belirlemede bulunulmaktadır. Bu belirleme tipiklikten soyut olarak
değil, bilakis onunla ilişkili olarak yapılmaktadır.
4. Hukuka aykırılıkta karine ne anlama gelmektedir?
Cevap: İslenen fiille bir suç tipinin
unsurlarının gerçekleştirilmesi, aynı zamanda bu fiilin hukuka aykırılığına karinedir. Ancak bu karine, somut olayda
fiilin, görevin ifası (m. 24/1), meşru savunma (m. 25/1), hakkın kullanılması veya
ilgilinin rızası (m. 26/1–2) hukuka uygunluk nedenlerinden biri çerçevesinde işlendiğinin
tespit edilmesiyle geçerliliğini yitirebilir. Dolayısıyla, bir fiilin tipe
uygun olduğu belirlendikten sonra, ilk olarak, bu davranışın bir hukuka
uygunluk nedeni çerçevesinde işlenip işlenmediği belirlenmelidir. Bu yönde
yapılacak değerlendirmenin sonucuna göre şayet olayda bir hukuka uygunluk
nedeni hukuka aykırılığı ortadan kaldırmıyorsa, tipe uygun fiilin hukuka aykırı
olduğu yolundaki karine geçerliliğini koruyacak, artık tipik fiilin haksızlık
teşkil ettiği sonucuna varılacaktır.
5. Hukuka aykırılıkta fiil, değerlendirmeye
nasıl alınmaktadır?
Cevap: Hukuka aykırılıkta, fiil, bütün hukuk
düzeni açısından değerlendirmeye alınmakta ve bu fiilin hukuka uygun olup
olmadığı araştırılmaktadır. Bu araştırmanın sonucunda fiili hukuka uygun hâle
getiren bir nedenin bulunmadığı anlaşılmışsa, fiilin suç oluşturduğu
söylenecektir. Bu nedenle suç, aynı zamanda hukuk düzenine aykırılıktır.
6. Hukuk düzeninin tekliği/bütünlüğü ilkesine hangi durumun yaşanması
aykırılık teşkil eder? Cevap: Hukuka aykırılık, fiil ile bütün
hukuk düzeni arasındaki ilişkinin ifadesidir. Dolayısıyla bir fiilin hukuka
aykırı olması, onun bütün hukuk sistemine aykırı olması anlamına gelir.
Hukukun, uygulamada iş bölümü kolaylığı sağlaması nedeniyle çeşitli
disiplinlere ayrılması, bu disiplinler arasında hukuka aykırılık veya hukuka
uygunluk bakımından farklı ölçütlerin olduğu anlamına gelmez. Çünkü hukuk
düzeni bir bütündür ve bir hukuk dalında hukuka aykırı olan bir fiil, başka bir
hukuk dalında hukuka uygun olarak nitelendirilemez. Bu bakımdan, bir fiil ya
hukuka uygundur ya da aykırıdır. Bir
davranışın örneğin medeni hukukta hukuka aykırı ve fakat ceza hukukunda hukuka
uygun olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Aksi kabul, hukuk düzeninin
tekliği/bütünlüğü ilkesine aykırılık teşkil eder.
7. Özel hukuka aykırılık nedir?
Cevap: Bazı suçların kanun tanımında “hukuka
aykırı”, “hukuka aykırı olarak” ya da “haksız” veya “haksız olarak” seklinde
ifadelere yer verildiği görülmektedir. Türk hukukunda bir suçun kanuni
tarifinde bu tür ifadelere yer verilmesi genel olarak “özel hukuka aykırılık”
olarak nitelendirilmektedir.
HUKUKA
UYGUNLUK NEDENLERİNİN SÜBJEKTİF UNSURLARI
8.
Kişinin hukuka uygunluk sebebinden
yararlanabilmesi için gerekli olan nedir?
Cevap: Kişinin hukuka uygunluk sebebinden
yararlanabilmesi için hukuka uygunluk sebebinin şartlarının gerçekleştiğinin
bilincinde olması gerekir.
9.
Hukuka Uygunluk Sebeplerinin Ortak
Özellikleri nelerdir?
Cevap: Bir hukuka uygunluk nedeninin varlığı
hâlinde fiil kanuni tanımdaki unsurları gerçekleştirse de hukuka aykırı değildir.
Fiil hukuka aykırı olmadığı için de bir haksızlığın varlığından söz edilemez.
Bu itibarla böyle bir fiile ne ceza hukukunun ne de başka bir hukuk dalının
yaptırım bağlaması mümkündür. Şayet bir yaptırım bağlanmışsa, o neden bir
hukuka uygunluk nedeni değildir. Keza fiil kasten işlenmesine rağmen hukuka
aykırı olmadığı için böyle bir fiil iştirak bakımından da bağlama noktası teşkil
etmez (m. 40/1).
Her hukuka
uygunluk nedeni, sınırları içinde kalınmak kaydıyla fiili hukuka uygun hâle
getirir. Hukuka uygunluk nedenleri belli şartlar altında ve ölçülü olmak
kaydıyla bir Başkasının hukuki alanına müdahale hakkı verir. Sınır asılmadıkça
bu müdahale hukuka uygun olacağından, muhatap buna katlanmak zorundadır. Kısaca
hukuka uygun bir fiilin muhatabı, bu fiile karsı hukuka uygunluk nedeninden
yararlanamaz.
Hukuka
uygunluk nedenlerinin belirlenmesinde tüm hukuk düzeninin göz önünde
bulundurulması gerekir. Hatta örf ve adet hukukunun da hukuka uygunluk
nedenlerinin kaynağı olabileceği kabul edilmektedir. Anayasa ve temel hak ve
hürriyetlerin sınırları içinde kaldığı sürece, kanun koyucunun yeni hukuka
uygunluk nedenleri oluşturması mümkündür.
Hukuka uygunluk nedenleri aynı olayla ilgili olarak
birbirinden bağımsız veya birbirinin yanında uygulanacak şekilde birleşebilirler.
HUKUKA
UYGUNLUK NEDENLERİ
10. Kaç çeşit hukuka uygunluk nedeni bulunmaktadır?
Cevap: TCK’da, görevin ifası, meşru savunma,
hakkın kullanılması ve ilgilinin rızası olmak üzere dört hukuka uygunluk nedeni
yer almaktadır.
11. Görevin ifası ne anlama gelmektedir? Cevap: TCK’nın 24. maddesinin ilk fıkrasında
“kanunun hükmünü yerine getiren kimseye
ceza verilmez” denilerek bu hukuka uygunluk nedeni düzenlenmiştir. Kanun
hükmünün yerine getirilmesinde, belli konularda kişiye kanun tarafından verilen
yetki, aynı zamanda o kişinin görevini oluşturmaktadır. Bu bakımdan bu hukuka
uygunluk nedenini görevin ifası olarak anlamak gerekir.
12. Kanun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmemesinin nedeni nedir?
Cevap: Kanunun hükmünü yerine getiren
kimseye ceza verilmemesinin nedeni, kişinin böyle bir davranışta bulunmak
bakımından kanun tarafından yetkilendirilmiş olmasıdır. Hukuk düzeninin tekliği
ilkesi gereği, bir kimsenin bir taraftan belli bir davranışta bulunmak
bakımından kanun tarafından yetkili kılınması, diğer taraftan ise böyle bir
davranışta bulunmasından dolayı cezalandırılması söz konusu olamaz.
13. Görevin ifası hukuka uygunluk nedenine örnek veriniz.
Cevap: Görevin ifası hukuka uygunluk
nedenine gerek TCK’dan gerekse diğer kanunlardan birçok örnek vermek mümkündür.
Örneğin TCK’nın 278, 279 ve 280. maddelerinin gereği olarak ihbar yükümlülüğünü
yerine getiren kişinin; bilirkişilik görevini ifa eden bilirkişinin (m. 276,
CMK m. 62 vd.), zor kullanma yetkisine sahip kamu görevlisinin (m. 256), bu
görevlerini usulüne uygun olarak yapmaları hâlinde cezalandırılmaları mümkün değildir.
Keza CMK’da belirtilen koşullara uygun olarak bir şüpheli veya üçüncü kişinin
evinde arama yapan (CMK m. 119), bir şüpheli veya sanığı yakalayan, tutuklama
kararını yerine getiren (PSVK m. 13), usulüne uygun olarak çağrılıp da gelmeyen
şüpheli, sanık ve tanıkları zorla getiren (CMK m. 146, 43/1), postada el koyma
işlemini gerçekleştiren (CMK m. 129) veya telekomünikasyon yoluyla yapılan
iletişime müdahale eden (CMK m.135) kolluk görevlileri de kanundan kaynaklanan
bir yetkiyi kullandıkları için belirtilen fiiller hukuka uygun olacaktır.
14. Meşru savunma ne anlama gelmektedir?
Cevap: Meşru savunma, bir kimsenin kendisini
veya başkasını hedef alan bir saldırı karsısında, savunma amacına yönelik
olarak ve saldırgana karsı bu saldırıyı defedecek ölçüde kuvvet kullanmasını
ifade etmektedir.
15. Meşru savunmanın saldırıya ilişkin
şartlarını açıklayınız?
Cevap: -Saldırı mevcut olmalı veya gerçekleşmesi
ya da tekrarı kesin olmalıdır.
• Saldırı bir insandan
kaynaklanmalıdır.
• Saldırı kişilere ait herhangi bir
hakka yönelik olmalıdır.
16. Meşru savunmanın savunmaya ilişkin şartlarını açıklayınız?
Cevap: -Savunmanın meşru olabilmesinin koşullarından
ilki savunmada zorunluluğun olmasıdır. Kanun bu şarta, saldırıyı “o anda …
defetme zorunluluğu” ile işlenmeden bahsetmek suretiyle işaret etmiştir.
• Saldırı ile bunu savuşturmaya yönelik
savunma arasında orantının bulunması meşru savunmanın diğer şartını oluşturmaktadır.
• Meşru savunma hâlinde bulunan kişi,
bu hukuka uygunluk nedeninin maddi şartlarının gerçekleştiğinin de bilincinde
olmalıdır.
17. Hakkın kullanılmasının hukuka uygunluk nedeni oluşturabilmesi için hangi
koşulların bulunması gerekmektedir?
Cevap: -Kişi tarafından doğrudan doğruya
kullanılabilen sübjektif bir hakkın bulunması
• Kişinin bu hakkını tanınma sebebinin
sınırları içinde kullanması
• Hakkın kullanılması ile işlenen ve
tipe uygun olan fiil arasında nedensellik bağının bulunması
18. İlgilinin rızası ne anlama gelmektedir?
Cevap: İlgilinin rızası 26. maddenin 2.
fıkrasında “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına
ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı
kimseye ceza verilmez.” şeklinde
düzenlenmiştir. İlgilinin rızası çerçevesinde işlenen fiilden
dolayı kimseye ceza verilmemesinin nedeni, madde gerekçesinde ilgilinin
rızasının işlenen fiili hukuka uygun hâle getirmesi olarak gösterilmiştir.
Böylelikle kanun koyucu ilgilinin rızasının bir hukuka uygunluk nedeni olduğunu
kabul etmiştir.
19. Tipikliği kaldıran rıza
ve hukuka uygunluk nedeni olarak rıza ayrımı neden önemlidir?
Cevap: Tipikliği kaldıran rıza ve hukuka
uygunluk nedeni olarak rıza ayrımının pratik önemi, gerçekte işlenen suç
bakımından mağdurun rızası bulunmasına rağmen failin bu durumu bilmeden fiili işlediği
hâllerde ortaya çıkmaktadır. Örneğin fail ilgilinin rızası bulunmasına rağmen,
bunu bilmeksizin ona karşı cinsel saldırı niteliğindeki hareketleri gerçekleştirir.
Bu gibi hâllerde hukuka uygunluk nedeni olan rızanın sübjektif unsuru eksik
olduğu için failin suça teşebbüsten dolayı cezalandırılması gerekir. Bu örnekte
mağdurun rızası tipikliğin bir unsuru olsaydı, failin bunu bilmemesi hâlinde
kastı ortadan kalkacağı için cezalandırılması söz konusu olmayacaktı. Ancak
failin yanılgısı bir hukuka uygunluk neden olan rızanın maddi şartlarına ilişkin
bulunuyorsa, bu takdirde failin kastı ortadan kalkacaktır (m. 30/1, 3).
20. İlgilinin rızasının işlenen fiili hukuka uygun hâle getirebilmesi için
hangi şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir?
Cevap: -İlgilinin rızası, kişinin üzerinde
mutlak surette tasarrufta bulunulabileceği bir hak bakımından hukuka uygunluk
nedenini oluşturur. Buna göre, rıza açıklamasının bir hukuka uygunluk nedeni
oluşturabilmesi için öncelikle, kişinin üzerinde serbestçe tasarrufa buluna-
bileceği bir konunun bulunması gerekir.
• Beyanda bulunan kişinin, rızaya ehil
olması gerekir
• İlgili rıza beyanında bulunmuş
olmalıdır.
21. İlgilinin rızasının hukuka uygunluk sebebi oluşturabilmesi için rıza
açıklamasının ne zaman yapılması gerekmektedir?
Cevap: İlgilinin rızasının hukuka uygunluk
sebebi oluşturabilmesi için rıza açıklamasının mutlaka suçtan önce veya en geç
suçun icra hareketleri gerçekleştirildiği sırada yapılmalıdır.
22. İnsan üzerinde deney ilgilinin rızasının hukuka uygunluğu açısından nasıl
açıklanmaktadır?
Cevap: “İnsan üzerinde deney” açısından
TCK’nın 90. maddesinin 3. fıkrasında, eğer üzerinde deney yapılacak kişi bir
çocuk ise çocuk üzerindeki deneyin suç teşkil etmemesi için rıza açıklama
yeteneğine sahip çocuğun kendi rızasının yanı sıra ana ve babasının veya
vasisinin yazılı muvafakatinin de alınması gerekmektedir.
HUKUKA
UYGUNLUK SEBEPLERİNİN MADDİ ŞARTLARINDA HATA
23. Hukuka uygunluk nedenlerinden meşru savunmanın maddi şartlarında hataya
düşmeyi bir örnekle açıklayınız.
Cevap: Karanlık bir yolda yürüyen kişi,
arkasından hızla kendisine doğru gelmekte olan şahsın saldıracağını düşünerek
savunmada bulunur. Böyle bir durumda fail olayda meşru savunmanın şartlarından
haksız bir saldırının varlığında hataya düşmektedir. Gerçekten failin düşündüğü
doğru olsaydı faali hukuka uygun olacaktı.
24. TCK’nın “sınırın aşılması” başlığını taşıyan 27. Maddesi neyi
içermektedir?
Cevap: TCK’nın “sınırın aşılması” başlığını
taşıyan 27. maddesi “(1) Ceza sorumluluğunu kaldıran nedenlerde sınırın kast
olmaksızın asılması hâlinde, fiil taksirle işlendiğinde de cezalandırılıyorsa,
taksirli suç için kanunda yazılı cezanın altıda birinden üçte birine kadarı
indirilerek hükmolunur. (2) Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek
bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez.”
seklindedir.
25. TCK’nın “sınırın aşılması” başlığını taşıyan 27. Maddesinin ilk
fıkrasında sınırın aşılması nasıl düzenlemiştir?
Cevap: Maddenin ilk fırkasında hukuka
uygunluk nedenlerinde sınırın kast olmaksızın asılmasına bağlanan sonuç
düzenlenmişken, ikinci fıkrasında kusurluluğu etkileyen bir hâl olan meşru
savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaş nedeniyle aşılması
düzenlenmiştir.
26. Meşru savunmanın sınırı nasıl belirlenmektedir?
Cevap: Meşru savunmanın sınırının heyecan,
korku veya telaş nedeniyle aşılması haksızlık değil, ancak kusurluluk üzerinde
etkili olan bir husustur. Zira burada fail hukuka uygunluk nedenlerinin
sınırında bir yanılgıya düşmüş değildir. Fail, heyecan ve korku nedeniyle
saldırgana karşı aşırı bir tepkide bulunduğunun bilincindedir. Ancak içinde
bulunduğu ruhsal durum nedeniyle davranışlarını hukukun icaplarına göre
yönlendirememektedir. Bu durumda hukuk düzeni de onun bu aşırı tepkisini mazur
görmektedir.
27. Hukuka uygunluk nedenleri bakımından neler uygulama alanı bulmaktadır?
Cevap: TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası,
mahiyetine uygun olarak, görevin ifası (m. 24/1), meşru savunma (m. 25/1), ilgilinin
rızası (m. 26/2) ve hakkın kullanılması (m. 26/1) hukuka uygunluk nedenleri
bakımından uygulama alanı bulur.
28. Sınırın ölçü yönünden aşılması ile kastedilen nedir?
Cevap: TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası,
bir hukuka uygunluk nedeninin sınırının ölçü yönünden aşıldığı hâllerde
uygulanır. Sınırın ölçü yönünden aşılması ile kastedilen, hukuka uygunluk
nedenlerinin maddi şartlarından birini oluşturan ölçülülükte sınırın aşılmış
olmasıdır.
29. Hangi durumlarda sınır aşılmış olur? Cevap: Meşru savunmada, savunmanın ölçüsünü
asmak; ilgilinin rızasında rızanın kapsamı dışına çıkmak; görevin ifasında
görevin (görevlendirmenin) sınırını aşmak ve hakkın kullanılmasında yetkinin
kapsamı dışına çıkmak, sınırın aşılmasıdır.
30. Sınırın aşılmasını bir örnekle açıklayınız.
Cevap: Örneğin sadece konutta arama izni
verilmiş olmasına rağmen, görevlinin ilgilinin konutuna dâhil olduğu düşüncesiyle
konutun altındaki işyerini de araması hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması
teşkil eder.
31. Hukuka uygunluk sebebinin sınırlarının kasten aşılması nasıl
sonuçlanmaktadır?
Cevap: Hukuka uygunluk sebebinin sınırları
kasten aşılmış ise fail, kasten gerçekleştirilmiş olan suçtan dolayı sorumlu
tutulur.
32. TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası hangi durumda uygulanır?
Cevap: TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası
hukuka uygunluk nedenlerinin sınırının kast olmaksızın aşılması hâlinde
uygulanır. Eğer fail hukuka uygunluk nedenlerinden birinin sınırını kasten aşmış
ise kasten gerçekleştirmiş olduğu haksızlıktan dolayı sorumlu tutulur. Buna göre
hukuka uygunluk nedenlerinde sınırın aşılması olarak nitelendirilen hâl, bir
hukuka uygunluk nedeninin sınırının kast olmaksızın aşılmasından ibarettir. 33. Sınırın
kasten aşıldığı durumu bir örnekle açıklayınız.
Cevap: Örneğin kişinin malını çalmaya çalışan
hırsızı yakın mesafeden ateş ederek göğsünden vurarak öldürmesi hâlinde meşru
savunmada sınır kasten aşılmıştır ve TCK’nın 27. maddesinin 1. fıkrası uygulama
alanı bulmaz.
0 yorum: